kitabın polonya setinde çekilmiş dizisini seyrettim ve çok beğendim. uyarlamasını izleyince kitabı okumak içimden gelmez, hele de whodoneit tarzı böylesi romanlar için. polonyalılar sinemada olduğu kadar televizyonda da çok iyiler. açıkçası harlan coben'in romanlarından daha çok beğeniyorum dizi uyarlamalarını : )
  Listeye soyle bir bakinca cok odul kazanmanin formulu cikiyor: Seksist bir yaklasimla, klasik kim-yapti polisiyelerinde Martin Edwards'in erkeklerde bir sayi aldigini, polis prosedurlerinde ise bircok kadin yazara ragmen hard-boiled polisleri basta Connelly olmak uzere erkek yazarlarin kaptigini goruyoruz. Tabii her iki kulvarda da yarisan Louis Penny, Margaret Maron ve Val Macdermid'i de saymak gerek. Kissadan hisse, son yillardaki trendlere ragmen somine basi polisiyeleri domestik gerilimleri yine yeniyor.
  Louise Penny	28
Rhys Bowen	15
Laura Lippman	14
Catriona McPherson	14
S.A. Cosby	13
Peter Robinson	11
William Kent Krueger	11
Michael Connelly	11
Nancy Pickard	11
Margaret Maron	11
Hank Phillippi Ryan	11
Sue Grafton	9
Sujata Massey	9
S.J. Rozan	9
Lou Berney	9
Adrian McKinty	9
Donna Andrews	8
Val McDermid	7
Sharyn McCrumb	7
Martin Edwards	7
Jane Harper	7
  
  Yazmaya geldiğim yorumu 2008 yılında driyigun yazmış zaten. Kötü çeviriye tahammül edilebilir ama bu kitabın çevirisi sadece kötü değil, kısaltılmış, kırpılmış, perişan edilmiş bir çeviri. Bu halini okumaktansa hiç okumamak daha mantıklı olur. Ama John Dickson Carr'ın kötü çevirmenlere düştüğüne de tam katılmıyorum, Va-Nu'nun çevirileri harika(He Who Whispers - Viran Kule ve The Case of the Constant Suicides - Düşman Dostlar) + Ölüm Anaforunun çevirisi da baya baya iyiydi.
  
  
  
  Ongen Ev Cinayetleri, Tokyo Zodyak Cinayetleri ile yavaş yavaş kendine gelen honkaku akımını (Japon cozy polisiyeler) adeta yeniden diriltir. Bu yüzdendir ki roman, Shin Honkaku (Yeni Ortodoks) hareketinin başlangıcı olarak kabul edilir. Kapalı oda-kim yaptı tarzını seviyorsanız kaçırmayın.
Elime kitabı aldığımda beni bu kadar derinden etkileyeceğini bilemezdim. Bir polisiye kitapta hem korku hem de ağlama duygusunu ilk defa yaşadım. Okumaya başladığınızda elinizden bırakamayacağınıza emin olabilirsiniz.
Başkomiser Muzaffer'in yolculuğu hiç bitmesin.