Cinai::Topluluk

Unsplashed background img 1


Yorumlar

comment
May 10, 2019 05:26
ruhiyek., Islak Balık adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentbitiremedim

    çok hacimli bir kitap. 150 sayfa kadar okumama rağmen hikayenin içine giremeyince bıraktım. bu kitabın kötü olduğu anlamına gelmez ama bana hitap etmedi sanırım. polisiyede fazla ayrıntılı anlatım beni boğuyor. bu yüzden bitirmeden bıraktım. oysa bir başka Alman yazar Wolfgang Schorlau'yu çok sevmiştim.

comment
April 30, 2019 20:47
Tülay Güneş Kılıç, Kurtların Saati adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentKarambol

    Tanitimdan, evet van Veeteren'in ilk macerasi oldugu anlasiliyor ama nedense serinin yedinci kitabinin Ingilizce basligi secilmis. Isin ilginc tarafi ise 7. kitap bizde daha once Karambol adiyla basilmisti. Kitabin orijinal ismi Carambole olduguna gore birebir, gayet isabetli bir secim olmus. Ingilizceye cevirenler ise "Kurtlarin Saati" diye pek bir sairane takilmislar, bizimkiler de cok sevmisler ismi demek ki ;)

    Kitap adlarindan, butun bu karisikliklardan bagimsiz Hakan Nesser'i tavsiye ederim. Bu kitap da (tabii eger tanitim bizi yaniltmiyorsa) ilki olmasina ragmen cok guzeldir, van Veeteren'i seveceksinizdir.

comment
April 17, 2019 05:28
ruhiyek., Kuşadası'ndan Sevgilerle adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentpek olmamış

    yazarın Amsterdam'ın Gülü kitabını okuyup beğenmiştim ama bunu sevmedim. aslında sadık yemni'nin anlatımını, üslubunu seviyorum ama galiba konu ilgimi çekmedi.

comment
April 10, 2019 13:58
ruhiyek., Dublörün Dilemması adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    ikinci okuyuşumda aynı lezzeti alamadım. üstelik romanın sonunda devamı sayfa 122'de diyerek yönlendirmesinin de bir numarası yok bence. yönlendirdiği yerde roman bir sarmal gibi devam etse anlayacağım. yine de yazarın dili okutuyor.

comment
April 10, 2019 12:12
ruhiyek., Ejderha Dövmeli Kız adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    tuğla gibi kalın bir kitap olmasına rağmen su gibi akıcı, elimden bırakamadan okuduğum, bitirir bitirmez 2. ve 3. kitaba başladığım çok güzel bir polisiye. çevirisi de harika olmuş.

comment
April 10, 2019 08:42
ruhiyek., Batık Krediler adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentgüzel polisiye

    markaris'i ilk defa okudum ve beğendim. banka kredileriyle spordaki doping olayını birbirine benzetmesi orjinal olmuş. ayrıca farklı olarak ana karakterimizin hikayeyi geçmiş zaman üzerinden değil de şimdiki zamanı kullanarak anlatması dikkatimi çekti.

comment
April 10, 2019 08:34
ruhiyek., Beyaz Aslan adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    wallander serisinin üçüncüsü. bu kitapta mankell bu seride ilk defa ana kahraman dışındaki karakterlerin üzerinden de bir anlatım kuruyor. hikaye bir isveç'te bir afrika'da geçiyor. ben çok sevmiştim.

comment
April 09, 2019 09:34
ruhiyek., Soruşturma adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    bu kitap 87. bölge karakolu serisinin 6. kitabı. harika bir polisiye. bir solukta okudum ve çok beğendim. sonunda öylesine şaşırdım ki yazarın ustalığına hayran kaldım. keşke hepsi çevrilse.

comment
March 31, 2019 02:53
Tülay Güneş Kılıç, Gencoy Sümer Röportajı adlı blog yazısına yorum yazdı.
  • commentCOZY / COSY

    Polisiye terimleri Türkçe'ye çevirmek güç bir iş, aynı tınıyı yakalayamıyorsunuz. Mesela zamanında eskiler crime fiction için topyekün polisiye deyip kestirip atmışlar, halbuki yalnızca police procedural için kullanılsa ne güzel olurmuş. Şimdilerde suç/gizem/dedektif kurgusu diye ayrıştırmaya çabalıyoruz ama polisiye dilimize yerleşmiş bir kere. Hard-boiled için sert, cozy mystery için rahat polisiye terimlerini kullanmalıyız mı? Sonrasında alibi için tekrar kafa patlatıp, "şahit mi, yok olmaz!"larla tıkanınca da red herrings'e kırmızı sazanı yapıştırıp geçmeli miyiz?
    Cozy kelimesi rahat, sıcak, sevimli, hatta çaydanlık kılıfı gibi birçok değişik sözlük anlamına sahipken, suç kurgusunun bir alt türü olarak daha çok atmosferi simgeler. Bu atmosferde, Gencoy Bey'in de belirttiği üzere şiddet veya cinsellik yer almaz, cinayetler birileri öldürülüyormuş gibi değil de adeta bir oyunmuşcasına sunulur. Katilin kim olduğunu bilmeniz gereken, dedektifden önce bulduğunuzda da kendinizi zeki hissettiren bulmacalardır 'cozy msytery'ler. Sevenlerinin bir köşeye çekilip keyifle okuduğu bu klasikler içim, şöminebaşı/kır köşkü/sıcak/rahat/... gibi bilumum terimler denilebilir ancak tek olarak kullanıldıklarında hepsinin verdiği anlamı kapsamaz ne yazık ki, hatta kulak tırmalar. Bu yüzdendir ki illa en uygun karşılığı bulmak zorunda mıyız diye düşünüyorum; absürt, illegal veya perspektif gibi dilimize giren kelimeler benzeri biz de cozy, hadi olmadı kozi diyemez miyiz?

comment
February 20, 2019 13:30
Nurhan Işkın, Gencoy Sümer Röportajı adlı blog yazısına yorum yazdı.
  • comment

    Tebrikler. Güzel bir röportaj olmuş.

comment
February 01, 2019 16:21
Ekin Açıkgöz, Yıkım’a Giden Adam adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentBilimkurgu ile polisiyenin mutlu evliliği

    Çok özel bir kitap. Bilimkurgu ile polisiyenin mutlu evliliğinin meyvesi. Okunması gereken bir klasik.
    Evrenin en güçlü adamı Ben Reich 24. yüzyılda adı bile duyulmamış bir suç işlemeye karar verir: Cinayet. Bunun için iyi bir kurgu yapması gerekiyordu tabii Reich'ın.

comment
February 01, 2019 16:13
Ekin Açıkgöz, En Güzel Hayalet Hikayeleri adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment?

    Aslında çok doğru yazarların öyküleri var bu derlemede.
    Fakat niyeyse bayılmadım ben bu kitaba. Neden olduğunu bilemiyorum. Öyküler kötü değildi ama, derlemede birbirleriyle etkileşimleri mi olmamıştı? İnanın bilemedim.
    Belki sonra edit ederim puanı/yorumu.
    Unuttuklarımı tekrar okuyayım diyorum, elim gitmiyor nedense. Bir vesileyle bana bu hissi yaşattığı için düşük puan verdim.

comment
February 01, 2019 16:06
Ekin Açıkgöz, Korkunun Bütün Sesleri adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentBir Derleme Klasiği

    Bilimkurgu / korku türleri için klasikleşmiş bir derleme. Sahaftan mı, bulursunuz, nerden edinirsiniz bilemiyorum ama kütüphanelerde bulunması gerekli.
    Keyifle okunan güzel öyküler. Ama hepsinin en iyi öyküleri mi? Emin değilim. Bu tartışma çok su götürür. Ben o topa girmem.
    Derlemenin içinde benim en sevdiklerim Ballard ve Vonnegut'unkiler oldu.

comment
January 31, 2019 15:55
Ekin Açıkgöz, Vampirle Konuşma adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentFilmi izlemiştiniz, kitabı da okuyun

    Vampir temasını edebiyata Bram Stoker getirdi, bu doğru. Ama temanın evrimi ve popüler kültürde bugün geldiği milyon dolarlık yer, Anne Rice sayesinde.

    Drakula tek bir karakterdi ve onunla karşılaşanların korku dolu bakış açılarından betimlenmişti. Halbuki Anne Rice vampirin kendisini özne alıyor. Böylece önceki yüzyılda yaratılan 'vampir' steryotipini de bitiriyor. Meğerse bir tane 'vampir' şablonu yokmuş.Vampirler de iyisiyle kötüsüyle, kıskancıyla, egosantrik olanıyla, mütevazı olanıyla birbirinden farklı karakterlermiş meğerse.

    İnsanların dünyasında yüzyıllarca devam eden hayatlarında vampirleri özne olarak okuyoruz. Büyüyemeyen küçük kız ve onun etrafındaki karakterlerin yıllar içindeki psikolojileri, mücadeleleri güzel anlatılıyor.

    Filmi zamanında çok ses getirmişti. Ama kitabı da iyi.

comment
January 30, 2019 15:57
Ekin Açıkgöz, Masal Masal İçinde adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentÇocuk kitabı olarak satılıyor ama çocuklara uygun değil

    Binbir Gece Masalları edebiyata harika bir model kazandırdı. Matematiksel işlemlerdeki parantezlere benzetiyorum ben bunu. Önce her parantezin kendi içindeki işlemleri yapmak gerekir. Bu model de böyle işte: Bir hikayenin içindeki bir karakter başka bir hikaye anlatmaya başlar ve onun içine gireriz. Sonra o hikayenin içindeki bir karakter de bir başkasını anlatır... Böyle böyle beş altı paranteze kadar ilerleniyordu.
    Ahmet Ümit de bu modelden esinlenmiş. Hikayelerde de aynı oryantalist tat var.
    Kahramanlarımız Padişah ve Veziri, A'nın başından geçenleri öğrenmek istediklerinde, A B'nin hikayesini öğrenmelerini ve gelip kendisine anlatmalarını şart koşuyor. B'nin hikayesini öğrenmek istediklerinde, bu sefer C'nin hikayesini öğrenmeleri gerekiyor. Böyle böyle öğrenilecek beş farklı öykü var. Güzel bir derleme olmuş.

    Fakat benim eleştirim şurada: Bu kitap 'usta kalemlerden çocuklara' filan gibi bir isimle çocuk kitabı olarak lanse ediliyor. Ben de çocuklarımı Ahmet Ümit ile tanıştırayım isteyerek aldım ve çocuklarla birlikte okuduk. Ancak çeşitli yerleri okurken önemli ölçüde sansürlemek veya atlamak zorunda kaldım. Atladığım yerlerdeki boşluklara çocuklar anlam veremeyip sordukları için oralara kendim bir şeyler uydurdum. Gerçekten belli yaşın altındaki çocuklara hiç uygun olmayan şiddet içeren sahneler var. Bir kedi katli sahnesi var epey vahşetli örneğin. Sonra karısının yanındaki adamı görünce karısının başka adamla yattığını zanneden bir koca var; ikisini de öldürüyor. Meğerse yanındaki kadının oğluymuş. Haydi gel de açıkla şimdi çocuklara...

comment
January 29, 2019 14:59
Ekin Açıkgöz, Altın Tabancalı Adam adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentFlemming Yorulmuş Artık

    Ian Flemming'in ölmeden önce yazdığı son James Bond romanı. Yayınlanması da vefatından sonra. Son romanlara doğru hafif depresifleştiği, yazdıklarını kendisinin de beğenmediği rivayet olunuyor. Altın tabancalı adamı okurken hissettim bunu. Kurgu tam olarak oturmuyor. Bond'un Scramanga'nın ekibine sızmasında bir anlamsızlık var. Kızı kurtarma ve aksiyon sahneleri hafif kalmış. Hikayeye ismini veren altın tabanca bile o kadar etkileyici sayılmaz.

    Neyse ki film versiyonunda altın tabancayı güzelce modifiye etmişler de, isminin hakkını verecek özellikle bir şeye dönüşmüş.

    (221B Dergi'deki Polisiyenin Ölümsüz Silahları köşesinde Ian Flemming'in roman karakterlerine kullandırdığı 'havalı oyuncaklar'ı iki kısım halinde yazdım. 17. sayıdaki birinci kısımda, James Bond'un tabancası Walther PPK'nın tuhaf hikayesi var. Bu kitaptan da alıntılar var. Yazının ikinci kısımı ise 19. sayıda olacak. James Bond roman ve filmlerindeki diğer eksantirik silahları inceleyeceğiz. Bunlardan bir tanesi de ikonik 'altın tabanca' elbette. İlgilisine duyrulur...

comment
January 29, 2019 14:00
Ekin Açıkgöz, Satori adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentkimse trevanian olamaz

    Don Winslow'a yeni Trevanian olmak isteyip istemediğini sormuşlar. Winslow da biraz tevazu göstermiş, 'kimse Trevanian' olamaz demiş; amma fazla da nazlanmamış. Haksız değil, bana da sorsalar böyle bir teklifi kaçırmak istemezdim sanırım...

    Evet, Satori, Şibumi efsanesini yaşamış okurlar için. Ölümsüz karakter Nicholai Hel ile yeniden birlikte olmak istiyorsanız buyurun Satori'ye... Fakat Satori, Nicholai Hel’in Şibumi’den sonraki değil, önceki hayatını konu ediyor. Hel’in hayatına dair Trevanian’ın açıkta bıraktığı, okurlarının ise kırk yıldır merak ettiği bir döneme açıklık getiriyor. Nicholai’ın 26 yaşında özgürlüğü karşılığında CIA’den kabul ettiği görev neydi? O macerada neler yaşandı? Trevaian’ın genel çerçevesini çizdiği hikâyenin içini dolduruyor Winslow. Tokyo’dan Çin’e, Çin’den Vietnam’a bir yolculuk...

    Winslow; 1951 ve ’52 yıllarının Asya’sını yeniden yaratmak ve okuyucunun olgunlaşmış bir karakter olarak tanıdığı Nicholai Hel’i yirmi altı yaşında genç bir adam olarak yeniden biçimlendirmek zorunda. Bu zorlu işin altından kalkabilmiş mi?

    Şibumi okuyanlar Nicholai’nin manevi babasını utançtan kurtardığı sahnede bir kurşun kalem kullandığını hatırlayacaklar. Hâlbuki Winslow bu olayı farklı anlatmış. Sadece buradan bir tam puan kırdım! Nihai notum on üzerinden altı. Trevanian gibi bir efsaneyi devam ettirme cürretindeki bir roman için çok iyi bir not bu. Çünkü Winslow’un da dediği gibi, hiç kimse Trevanian olamaz.

    (İlave not: Şibumi'nin efsanevi karakteri Nicholai Hel'in gizemli sanatı 'Çıplak Öldürme'yi ve emprovize silahları (etraftaki sıradan nesneleri suikast silahı olarak kullanabilir miyiz?) 221B Dergi'deki Polisiyelerin Ölümsüz Silahları köşesi için yazdım. 16. sayıda. Hem yazarla, hem kitapla, hem karakterle hem de emprovize silah olgusuyla ilgili enteresan gerçekleri okuyabilirsiniz. Bu yazının içinde Satori ve Don Winslow'un yazarlık kariyeriyle ilgili bilgiler de var.)

comment
January 29, 2019 08:52
  • comment

    forensics: the use of scientific techniques in criminal investigations

    red herring: diversion intended to distract attention from the main issue

    foreshadowing: the act of providing vague advance indications

    flashback: a transition in a story to an earlier event or scene

    alibi: proof that someone accused of a crime could not have done it

    sleuth: a detective who follows a trail

    hunch: an impression that something might be the case (Önsezi)

    deduction: the act of removing a part from the whole

    suspense: an uncertain cognitive state

    clue: evidence that helps to solve a problem (İpucu)

    investigation: an inquiry into unfamiliar or questionable activities (Soruşturma)

    plot: the main events of a play, novel, film, or similar work, devised and presented by the writer as an interrelated sequence. (Kurgu?)

    motive: the reason that arouses action toward a desired goal

    setting:

    1- The place or type of surroundings where something is positioned or where an event takes place.

    1.1- The place and time at which a play, novel, or film is represented as happening.

    mystery: something that baffles understanding and cannot be explained (Gizem)

    victim: an unfortunate person who suffers from adverse circumstances (Kurban/Maktul)

    suspect: regard as untrustworthy (Şüpheli)

    witness: someone who sees an event and reports what happened (Tanık)

    crime: an act punishable by law; usually considered an evil act (Suç)

    guilty: responsible for or chargeable with a reprehensible act (Suçlu)

    culprit: someone or something responsible for harm or wrongdoing (Suçlu)

    innocent: free from sin (Masum)

comment
January 29, 2019 08:24
  • comment

    alibi
    clue
    crime
    deduction
    detective
    flashback
    forensics
    foreshadowing
    hunch
    investigation
    motive
    mystery
    plot
    red herring
    setting
    sleuth
    suspect
    suspense
    victim
    witness

comment
January 29, 2019 07:57
Dr Fell, Altın Çağ'ı Altın Yapanlar adlı forum başlığına cevap yazdı.
  • comment

    Arthur Conan Doyle (1859-1930)
    G.K. Chesterton (1874-1936),
    S.S. Van Dine (Willard Huntington Wright), (1888—1939),
    R. Austin Freeman (1862–1943),
    Frances Noyes Hart (1890-1943),
    Josephine Tey (1896–1952),
    Noël Vindry (1896-1954)
    Joseph Jefferson Farjeon (1883–1955),
    E.C. Bentley (1875 -1956)
    Freeman Wills Crofts (1879–1957),
    Ronald Knox (1888-1957),
    Dorothy L. Sayers (1893–1957),
    Cyril Hare (1900-1958),
    E.C.R. Lorac (1894-1958),
    Patricia Wentworth (1877-1961),
    Margery Allingham (1904–1966),
    Anthony Berkeley (aka Francis Iles, 1893–1971),
    Ellery Queen - Frederic Dannay (1905-1982)&Manfred B. Lee (1905-1971),
    Georgette Heyer "Hair" (1902 -1974)
    Dame Agatha Christie (1890–1976),
    Philip MacDonald (1900–1980),
    John Rhode (1884-1964),
    Anne Hocking (1890–1966),
    Anthony Berkeley Cox (1893 -1971),
    John Dickson Carr (1906-1977),
    Edmund Crispin (1921-1978),
    Dame Ngaio Marsh (1895–1982)
    Pierre Boileau (1906-1989),
    Michael Innes (1906–1993),

comment
January 28, 2019 16:03
Ekin Açıkgöz, Christine adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentBest of Stephen King...

    Shephen King'in gençlik zamanında yazdıkları gibisi yok.
    Bence Christine en iyi King romanlarında ilk beşte olmalıdır. Harika bir korku fikridir her şeyden önce. Bu bir klasik!
    Bu kitabı yüz yıllar önce okudum ve tüylerimi diken diken eden, gece tuvalete giderken koridordaki ışığı açma gereği hissettiren her sahnesi halen aklımdadır.
    Kıskanç, güzel ve kinci Christine...

comment
January 28, 2019 15:57
Ekin Açıkgöz, Kaiken adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    Yani, ne bileyim... Grange yaşlanıyor galiba. Ya da seri üretime mi geçti?
    Grange her zaman daha önce işlemediği farklı bir konu buluyor, farklı ülke ve kültürlere bizi götürüyor. Kaiken'de bu konuda bir sıkıntı yok.
    Dedektifimiz hamile kadınları ve bebeklerini katleden bir seri katilin peşinde ve katilin kim olduğunu bildiğinden de emin. Onu iş üzerinde yakalaması lazım. Diğer taraftan bu dedektifin karısı Japon ve konunun ilerleyen kısımlarında olay Japon kültürüne doğru kayıyor.
    Sıkıntı şu: Kızıl Nehirler, Leyleklerin Uçuşu gibi ilk kitapları unutulmazdı. 20 yıl geçsin, ne okuduğunuzu hatırlardınız. Grange'nin yeni kitapları öyle değil nedense. Sürükleyicilik de azaldı sanki...

comment
January 25, 2019 16:03
Ekin Açıkgöz, Fener Balığı adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentÇok iyi bir 'police procedural' örneği

    Yerli polisiye candır.

    Nuray Atacık'ın yeni kitabı çıkmış. Çok sevindim! Fener Balığı'na bayılmıştım. Sırada Bukalemun var.

    Birkaç maddede toparlamak istiyorum düşüncelerimi:

    - Fener Balığı kesinlikle basit olmayan bir olay örgüsüne sahip. Birden fazla suçun birbirine karıştığı sağlam bir suç romanı. Sonu da okuyucuyu tatmin ediyor.
    - Çok fazla sayıda (hem polis, hem 'subject' olmak üzere) karakter var. Fakat Nuray Atacık bu kadar kalabalık karakter kadrosundaki herkesi okuyucunun kafasını karıştırmadan ve derinlikli şekilde vermeyi başarmış. Zor bir iş.
    - Fener Balığı çok iyi bir 'police procedural' polisiye örneği. Amerikanlaşma tuzağına düşmeden, Türk polis teşkilatında yabancılaşmadan yazılmış. Diğer taraftan olayı yerli dizi romantizmine de çevirmemiş, modern teknolojilerin kullanımını atlamamış, mevzuat gerçeğini kulak arkası etmemiş. Her şey kararında.
    - Diyaloglar çok gerçekçi. Karakterler bu yüzden yapay değiller. Küfür etmesi gerekenler gerektiği yerde ediyor, argo konuşması gerekenler gereketiği yerde konuşuyorlar. Abartı yok. Yine her şey kararında.

    Velhasılı, Nuray Atacık çok başarılı. Devamını diliyorum içtenlikle.

    (Not: Kitabın isminin neden Fener Balığı olduğunu anlayamadım. Bir tek orası muamma kaldı benim için :) Bir vesileyle Nuray Hanım'a sorabilirim inşallah.)

comment
January 25, 2019 14:25
Ekin Açıkgöz, Ruhi Mücerret adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentKurgu ilk iki romandan daha güçlü

    Murat Menteş'in üçüncü romanı.

    İlk romanını okudum, Murat Menteş'in anlatım tarzına bayıldım. Sonra her kitabını çıktıkça okur oldum.

    "Sözcüklerle yaptığınız oyunlar..." gibisinden bir şey sorulduğunda Menteş, "Nimetle oyun olmaz." demişti. O yüzden Menteş'in tarzını 'söz oyunları' olarak nitelemek istemiyorum. Fakat başka da nasıl anlatabilirim bilemiyorum. Çok farklı bir kalem, benzeri yok. Mutlaka okumak lazım.

    100 yaşını aşmış Ruhi Mücerret bir reklam makinesine dönüşüyor. İlk iki romanından daha derli toplu bir kurgu olduğunu düşünüyorum. Sonu ve anafikir güzel bağlandı. Bir popüler kültür eleştirisi aynı zamanda.

    Diğer romanlarda anlatım tarzı ve dil kurgunun önüne geçiyordu. Bu romanda anlatım tarzı ve dil hiçbir şey kaybetmediği gibi, kurgu da güçlenmiş bence. Ayrıca din ve felsefe üzerine daha fazla sohbet ve gönderme var.

Geçen haftanın en aktif kullanıcıları bilge durmaz (2)
menu