Cinai::Topluluk

Unsplashed background img 1


Yorumlar

comment
April 02, 2024 11:16
Ekin Açıkgöz, Cinayet Randevusu adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentOrtaya karışık

    Christie'den tam bir ortaya karışık. Çeşitli dedektifler sahneye giriyor, çıkıyor: Parker Pyne, Hercule Poirot, Harley Quin... Bazı öyküler cinayet, bazıları hırsızlık içeriyor. Aşk öyküleri bile var. Kitap en sevdiğim dedektif olan istatistikçi Parker Pyne'ın bir öyküsüyle başlıyor ama bunun vasat bir öykü olduğunu söylemek lazım. Tüm grup içerisinde en sevdiğim öykü Harlequin Çay Takımı oldu. Cinayet öyküsü olmasının yanı sıra, bazı doğaüstü öğeler de içeriyor öykü.

comment
April 02, 2024 10:48
Ekin Açıkgöz, Kaybolan Oyuncak Dükkânı adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentBeklediğim kadar eğlenceli bulmadım

    Ünlü şair Richard Cadogan gecenin bir yarısı bir oyuncakçı dükkanında yaşlıca bir kadının cesedini bulur. Tam o sırada da kafasına vurulur, bayılır. Uyandığı zaman oyuncakçının yerinde bir market vardır ve ceset ortada yoktur. Cadogan üniversiteden eski sınıf arkadaşı olan Gervase Fen'e ulaşır. Fen, Oxford College'de İngilizce bölümünde hoca olmasının yanı sıra, romanımızın da dedektifi oluyor. Okudukça bu suçun son derece eksantrik bir yaşlı kadının yüklüce mirasından dolayı işlendiği anlaşılır. Olayın çeşitli tarafları vardır: genç ve güzel bir kız, bir avukat, bir doktor ve bir hoca. Peki katil hangisi?

    Bu kitabı cinairoman.com sitesinin tavsiyesiyle okudum. Konu beni çok heyecanlandırmıştı. Ayrıca bu 1940'lı yılların Oxford'unun harika atmosferinde geçen bir kapalı oda cinayeti. Ama her nedense, kitabı okurken umduğum kadar eğlenmedim, hatta yer yer fena sıkıldım. Kitabın üçte birinden fazlası kovalamacalarla geçiyor. Şehirde kovalamaca, arabayla kovalamaca, kilisede kovalamaca, lunaparkta kovalamaca. Her seferinde bu kovalamacaya kümülatif olarak daha fazla insan ekleniyor: daha çok öğretmenler, öğrenciler, şehir serserileri... En acayip olanı şu ki, polis hiç dahil olmuyor. Crispin sürekli bir şekilde bizi (hem romandaki karakterleri hem de biz okurları) polise ihtiyaçları olmadığı konusunda ikna etmeye çalışıyor. Argümanlar, argümanlar... Maalesef ben ikna olamadım.

comment
March 25, 2024 17:48
Ekin Açıkgöz, Tuzak adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentSürükleyici

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe yılın polisiye romanı ödülü adayıdır.

    Aras Gençtürk 2022'de Kristal Kelepçe teşvik ödülünü almıştı. O zaman da sürükleyici ve iyi yazılmış bir kitap vardı. Şimdi de öyle.

    Lakin ben ilk kitabı daha çok beğenmiştim. Bu kitapta derin devlet, uluslararası komplo gibi başlayan kurgunun aile bireylerinden alınacak bir intikama dönüşmesini yadırgadım. Epeyce pahalı ve lojistik açıdan mantıklı olmayan bir intikam. İlaveten, pandemi döneminde geçen kitabın pandemiden hiç bahsetmemesi gibi ufak bir nokta dikkatimizi çekti :)

    Tercümanlık yapan karakterimiz, simültane tercüme için bir otelde görevlendiriliyor. Kendisiyle temasa geçen ajansın yetkilisiyle romantizm gibi bir ihtimal de var. Fakat kız gece yarısı ortadan kaybolunca işler karışıyor. Oteldeki etkinliği düzenleyenler kim, neyin peşindeler? Derken kendimizi lüks bir tatil köyünde gizlice düzenlenen bir toplantıya sürüklenirken buluyoruz.

    Sürüklenme tabiri doğrudur. Zira Aras Gençtürk 'page-turner' yazabiliyor, sürüklüyor. O yüzden sıkılmadan okuyacaksınız.

comment
March 25, 2024 17:31
Ekin Açıkgöz, Benim Adım Kırmızı adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentOkunmalı

    Kara Kitap ve Yeni Hayat benim için olumlu okuma deneyimleri olmadılar. Ben kitabı sevmesem bile yarıda bırakmam; buna rağmen bu iki kitabı okuyamayıp bırakmıştım. Bilmiyorum, belki de benim için yanlış bir zamandı Orhan Pamuk okumak için.

    Benim Adım Kırmızı, tam tersine çok keyifli bir okuma deneyimi sundu bana:

    1) Benim de ergenlik çağımda resim yapmışlığım var. Ailemde güzel sanatlarla uğraşan, bunu meslek edinen çoktur. O yüzden Osmanlı'nın nakış ve resim tarihinin bu en civcivli dönemini okumak; mürekkepleri, kıl kalemleri, altın varakları, Hint kâğıtlarını, minyatürlerin betimlemelerini, tarif edilen meclisleri gözümde canlandırmaktan çok zevk aldım.

    2) Osmanlı'nın nakış ve resim tarihi, zamanın tüm fiziksel araç-gereciyle, gerçek minyatürlerin gerçek meclisleriyle anlatılıyor. Bunun yanı sıra, İslamiyet'te resmin günah sayılmasına ilişkin tüm tartışma ve düşünceler oya gibi romanda işlenmiş. Resimde üslup sorunu, 'Allah'ın gözünden görme', perspektifi günah sayma, gerçek gibi resmetmeyi (Frenk üstadların usulü) dine küfür görme gibi önemli konular okuru sıkmadan işlenmiş. 'Allah'ın aklındaki at' gibi bazı kavramların Eflatun’un idealar dünyasına ait olduğunu sezdim - doğrudan adı geçmese de. Özetle işin düşünsel tarafını okumak çok hoşuma gitti.

    3) Saray'ın nakkaşhanesindeki tezhip ustasının öldürülmesiyle başlayan roman, aynı zamanda polisiye bir kurgu. Padişah'ın çok özel kitap siparişini hazırlayan Enişte Efendi, yeğeni Kara Çelebi'yi İstanbul'a çağırtır. 12 yıl önce zamansız yere Enişte'nin çocuk yaştaki kızı Şekûre'ye aşkını ilan ettiği için evinden kovulan Kara, sevgilisine kavuşma ümidiyle döner. Şekûre'nin kocası savaşta kaybolmuştur, kadın iki oğluyla babasının yanındadır. Enişte Padişah'ın kitabının biritilmesi için Kara'ya görev verir. Kara'nın ikinci görevi ise tezhip ustası Zarif Efendi'yi kimin öldürdüğünü bulmaktır. Nakkaşhane'nin usta nakkaşları Leylek, Zeytin ve Kelebek de elimizdeki şüphelilerdir. Neticede Kara katili bulmadan Şekûre'ye kavuşamayacağı için polisiye soruştumaya başlar.

    Zamanında polisiye okuma grubunda okunmuştu bu kitap, ben okumamıştım. Kısmet bugüneymiş.
    İyi bir okuma deneyimi oldu benim için.

comment
February 13, 2024 18:33
Ekin Açıkgöz, Cehennem Çukuru adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentİlki Kadar Değilse de iyi

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Cuma Polat’ın Gaziantep’te geçen ve Atmaca Komiser’li ikinci romanı. İlkini de Kristal Kelepçe için okumuş ve çok sevmiştim. “True Detective ilk sezon gibi roman yazmış adam”, demiştim. İkinci romanı da zevkle okudum fakat ilk roman kadar etkileyici bulmadım.

    Kitabın Hurufilerin halifesi kabul edilen Nesimi zamanında geçen kesitleri öyküye renk katıyor.
    Hurufilere zamanında yapılan eziyetlerin intikamını almak isteyen bir seri katil eziyet ederek cinayetler işliyor ve ebced hesabıyla anlamlı hale gelen mesajlar bırakmaktan geri durmuyor.

    Antep’in tarihi han ve camilerini dekor alan hoş bir Anadolu polisiyesi olmuş. Çeşitli karakterlerden çeşitli bilgiler ediniyoruz ve bu bilgilerin miktarı tam ayarında.

    Sonraki baskıya naçizane notlarım: Gereği olmayan dipnotlar, bayağı ve tabii sözcüklerinin yazımındaki yanlışlar, ‘Etekleri zil çalıyor’ gibi deyimlerin hatalı anlamda kullanıldığı durumlar, tekrarlar, isim karışıklıkları vs var. Düzeltilebilir.

    İlki kadar olmasa da, zevkle okunan, karakterleri doğal, temposu yerinde, gizemi kafi, kurgusu hatasız iyi bir yerli polisiye. İlk kitap da jürinin en sevilenler listesine girmişti, bu da girdi.

comment
February 13, 2024 13:52
Ekin Açıkgöz, Kış Patatesi Köftesi adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentÇok espirili ve eğlenceli

    Cinairoman.com sitesinin "Cumhuriyet'in 100. Yılında 100 Polisiye" tavsiye listesinden seçerek okuduğum ilk polisiye.

    Bir Bavyera polisiyesi ve şahane bir taşra polisiyesi örneği. Münih'teki görevinden sürgün niyetine kendi köyüne gönderilen polisimiz Franz Eberhofer, Beatles hayranı aktivist babası, indirim sevdalısı Büyükannesi Lenerl, ağabeyi, köyden arkadaşları olan tesisatçı, kasap, birahaneci vb. karakterlerle tanışıyoruz. Bavyera köyü atmosferi çok keyifli. Büyükannenin Bavyera yemekleri de okuma keyfime renk kattı. Yemeklerden bahseden metinleri bir ayrı seviyorum. Kitabın sonunda birkaç yemek tarifi de var.

    Son derece esprili bir kitap, her sayfada en az üç espiri garanti. Yarım sayfa, 3/4 sayfa gibi minik kısımlardan oluşuyor. En uzun bölüm 4 sayfa olsa gerek. Değişik bir roman yazım tekniği. Sanırım bir ara deneyeceğim.

    Bana çok iyi vakit geçirtti. Neden 5 yıldız vermedim? Çünkü polisiye örgüyü zayıf ve derinliksiz buldum. Eberhofer'in serisinin ikinci ve üçüncü kitaplarını da aldım, onları da okuyacağım.

comment
February 13, 2024 13:51
Ekin Açıkgöz, Üzgün İblis adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentDaha kısa olabilirmiş

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Çok uzun, çok fazla karakter var. Eğlenceli ve akıcı yazılmış olmasına rağmen beni biraz yordu. Polisleri ciddiyetsiz ve laçka buldum. Baş karakter olan Lokman dahil. Lokman - Lerzan - Derya aşk üçgenini gerçekçi bulmadım, dahası konuyla bağdaştıramadım. Sonunu da anlamadım. Denklemler ne oldu? Ayrıca arada katilin ağzından yazılmış, şiir desem değil, dua desem değil, serzeniş desem değil bir takım aforizmalar vardı, hoşlanmadım.

    Ama yazarın kalemi kuvvetli. Dili iyi, Türkçesi iyi bir roman. Bütün adaylar için bunu söyleyemiyoruz. Dil bakımından senenin çok sayıda adayının önüne geçen bir metin.

comment
February 13, 2024 13:49
Ekin Açıkgöz, Kanlı Muamma adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentkuvvetli bir kalem ama karakterler oturmadı

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Çok iyi bir Türkçe ile, güzel bir dil kullanımıyla yazılmış bir kitap. Karısından boşanan Halit Hoca Çanakkale'ye yerleşir. Emlakçının küçük ticaretlerle meşgul oğlu Şeref ile arkadaşlık etmeye başlar. Evin kirasına yardımı olsun diye yanına ev arkadaşı olarak Başkomiser Sandık'ı alır. Bir Tevrat yazmasını tarihi eser olarak tescil ettirmek isteyen Lyudmila isimli kadın dövülmüş ve boğulmuş olarak bulununca olaylar gelişir.

    Sandık'ın asperger sendromlu olduğunu öğreniyoruz. Bunu öğrendiğimiz andan itibaren Sandık'ın o ana kadar ki tuhaflıklarını (foreshadowing) 'ahaa demek bundanmış' diye anlamamız gerekiyordu. Ancak öyle olmadı. Çünkü Sandık'ın o ana kadarki hali bize hiç de tuhaf biri gibi değil, gayet babacan bir başkomiser gibi verilmişti. Tariflenen gibi sosyal bozuklukları olan birisi kamuda 20+ kişiyi yönetmesi gerekecek olan 'başkomiser' gibi bir unvana kolay kolay terfi edemez ve yöneticilik yapamaz. Halit Hoca'nın tüm polis soruşturmasına dahil olması acayip geldi. Halit'in bir çeşit Watson olması amaçlanmış sanırım ama ben öyküye katkısını anlayamadım. Halit'in karısıyla sıkıntısı ve boşanma süreci çok çok iyi anlatılmıştı ama bunun da öyküye katkısını anlayamadım. Halit'i öyküye oturtamadığım için Halit karakterinin derinliği de bana fazla geldi. İlaveten Halit Şeref ve Sandık üçlüsünün hiçbirisini birbiriyle gözümde canlandıramadım. Bu yüzden sürekli birlikte vakit geçirmelerini de yadırgadım. En sonunda Sandık işin içinde Şeref'in olduğunu nasıl anladı, orayı da kaçırdım. Bence bu kitabın en temel problemi bu: Karakterler oturmadı, benimseyemedim.

    Kanlı Muamma ismini çok jenerik buldum, öyküyü tariflemeyen bir roman ismi olmuş.

    Çanakkale'de geçmesinden ve Çanakkale'yi anlatım tarzından hoşlandım. Yenilen yemekler, içilen çaylar vs. bana ambiyansı yaşattı. Bu bakımdan zevkle okudum. Fakat bir arkadaşım dikkatimi çekince fark ettim ki, Çanakkale'yi her yönüyle anlatan bu romanın Çanakkale Savaşı'nın hiçbir öğesine karakterlerini denk getirmemesi gerçekten tuhaf.

    A. Tunç mahlasını kullanan yazarımızın kalemi kuvvetli bir isim olduğu anlaşılıyor. Tüm yukarıdaki eleştirilerime rağmen iyi yazılmış sürükleyici bir roman olduğunu belirtmem lazım. Nitekim senenin en beğenilenleri arasına da girdi.

comment
February 13, 2024 13:48
Ekin Açıkgöz, Aynadaki Düşman adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı Ödülü

    2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı Ödülü!

    Benim 2023 yılı adayları arasından da favorim kesinlikle bu kitaptı. Tek kelimeyle bayıldım.

    1970’ler Karadeniz köylerindeki taşra atmosferi mükemmel verilmiş. Beni film izlermişim gibi oraya götürdü. Romanın dedektifi konumundaki ‘Sıhhiye’ karakterini çok sevdim. Nihayet klişe olmayan bir başkahraman okuduk, gözümüzün pası silindi. Gizem ‘aşırı komplike kurgu kasma’ gayreti olmadan da gizem yaratılabileceğini göstermek üzere özellikle yazılmış adeta. 'Simple is beautiful'!

    Köyün dulu Selvi oğlunun masumiyetinin kanıtlanması için Sıhhiye’den yardım ister. Selvi hakkında köyün imamıyla birlikte olduğu dedikodusu çıkmıştır. Oğlu da bu yüzden imamı öldürmüş görünmektedir. Kanlı bıçak Selvi’nin kuyusundan çıkmıştır. Sıhhiye köye gider ama sorular sormaya başlayınca köyde teşkilatlanan Molla’nın ve Muhtar’ın tepkisini çeker.

    Novella denebilecek kısalıkta olmasına rağmen başıyla sonuyla bütünlüğünü koruyan, gizemi yerinde bir yerli polisiye. Geçtiği coğrafya olsun, zaman dilimi olsun, karakterleri olsun bize klişe olmayan yeni ve lezzetli bir şey okuttuğu için çok teşekkürler

comment
February 13, 2024 13:46
Ekin Açıkgöz, Kristal: Lanetli Kan adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentsürükleyici ama fazla marjinal karakterler

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Özel harekatçı İlhan, Nihat Başkomiser’in teklifiyle İstanbul’da cinayet büroda çalışmaya başlar. Ekibe geri dönen Kristal lakaplı tuhaf kadın polisle birlikte seri cinayetleri çözmek üzere göreve başlar. Kristal’in epey olaylı bir geçmişi olduğunu sonradan öğreniriz. Kurbanların üzerlerindeki işaretler de meğer Kristal’e verilmek istenen mesajlarmış, bunu da olaylar ilerledikçe anlıyoruz.

    Su Tunç ilk polisiyesiyle Kristal Kelepçe İlk Polisiye Roman ödülü almıştı. O romanında benim hoşuma gitmeyen bazı ‘Amerikan’ öğeler vardı ki, romanı fena halde ‘genç yetişkin’ romanına çeviriyordu. Misal en unutamadığım “Seni Pislik!” nidasıyla adam döven Türk savcısıdır. Su Tunç’un bu romanı bir öncekine kısayla bu bakımdan epey gelişme göstermiş. Artık bu roman için ‘ergen romanı’ diyemem. Gerçi yine birkaç ufak tefek, önceki romanı hatırlatan ‘Amerikan’ öğeler yok değil. Viski dolapları ve Anadolu’nun bağrından gelmiş Türk polisi önünde soyunan kadın karakter gibi. Yine önceki romanda (ve çok sayıda başka Kristal Kelepçe adayında) gördüğümüz ‘yurtta büyüyen yetimler’ ve ‘yurt yangını’ temaları yine var.

    Benim bu romanla ilgili temel sıkıntım şu: Gerek Kristal olsun gerek özel harekatçı İlhan olsun, karakterler neden süper karakter olmak zorundalar? Kristal’in ultra zekası yetmedi, sarı saçı, heterokromi gözleri yetmedi, hackerlığı, Rusçası, evde bomba yapması, tüm yer altını tanıması vs vs… İlhan hiçbir şeyi unutmayacak sıra dışı hafızası ve amigdalasındaki problemden kaynaklanan korkusuzluğuyla göz dolduruyor. Ya işte bu gerçek dışı aşırı marjinal karakterler beni öyküden soğutuyor.

    Öykünün kendisinde de (yine pek çok Kristal Kelepçe adayında olduğu gibi) kurguyu daha fazla nasıl giriftleştiririm çabası var. Seri katil ne tesadüfse mutlaka polislerden bir tanesine takmış oluyor, olay geliyor yine sonunda polise dayanıyor. Ayrıca çok fazla karakter, çok fazla kurban ve çok fazla ilişki var. 'Over-engineered'.

    Ayrıca kemikleri bulunan kurbanın diğer iki kurbanla aynı katilin işi olduğunu nasıl anladık? Kristal dedi diye mi bu sonuca vardık? O nereden anlamış? Kurbanın kolunu niye oğlak koluyla değiştirmiş, oradaki mesaj neydi? Bu soru da cevaplanmadı.

    Son eleştirim: Kristal’i anladım ama ‘Lanetli Kan’ başlığını anlamadım.

    Eleştirileri bitirdik, övgüler: Öykü çok sürükleyici yazılmış, zevkle okunuyor. Sonundaki aksiyonları film izler gibi okudum, hepsi gözümde canlandı. Tüm bunlar Su'ya pek çok rakibini geride bıraktırdı ve yine senenin en sevilenlerinden birisi olmasını sağladı.

comment
February 13, 2024 13:45
Ekin Açıkgöz, İyi Ki Varsınız adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentbirbirini tekrarlamayan yaratıcı konular

    Ercan Akbay'ın 221B Dergi'de yayınlanan öykülerinin derlemesi. Toplam 17 öykü var, bazıları polisiye, bazıları bilimkurgu, bazıları gotik-korku diyebileceğimiz türde.

    Misal Lord Rolex tam bir polisiye örneği iken, Cicozlar insanın türleri ürperten bir gotik-korku öyküsü. Dehlizler Kebapçısı neredeyse cyberpunk diyebileceğimiz türde bir bilimkurgu-korku.

    Her birisinde farklı yaratıcı bir fikir var bu öykülerin ve bu yüzden çok keyifli bir derleme. Tekrar eden hiçbir şey yok. Ercan Akbay'ın bir öyküyü 3-4 günde yazdığını söylediğini hatırlıyorum. Bu kadar kısa sürede yepyeni bir fikir bulup yazmak dikkate değer bir beceri.

    En sevdiğim öykü Dehlizler Kepapçısı oldu.

    Kitabı Emre Melemez'in sesinden storytel'de dinledim. Sürekli aynı slogan oluyor ama yine yazacağım: Emre Melemez ne seslendirdiyse dinleyin.

comment
February 13, 2024 13:44
  • commentpoe etkisi

    Önsözden öğrendiklerim: 1894 doğumlu ve gerçek adı Taro Hirai olan yazar Edgar Allan Poe'ye hayranlığı nedeniyle Edogawa Rampo adını almış. Karakteri Kogoro Akeçi'yi de Sherlock Holmes'ten modellemiş. Yazar Japon poliseyesinin, gizem ve gerilim türlerinin kurucu isilerinden sayılıyor.

    Ben kitabı Storytel'den dinlediğimde önsöz kısmı seslendirilmemişti. O yüzden bu Poe hayranlığı kısmını bilmeden dinledim. Buna rağmen yazarın pek çok öyküsünde çok ciddi Poe esintisi hissettim. Nitekim bu öyküler polisiye de değiller, gotik korku-gerilim öyküleri diyebiliriz. Aynalar Cehennemi, İnsan Koltuk, O-Sei Sahnede bu nevi öyküler ve çok da iyiler. Bu öykülerin hepsinde bir 'kapalı alana girme - kapalı alada kalma' teması var. Parmaklar ve Kumaş Resimle Birlikte Yolculuk Eden Adam öyküleri de Poe öyküsünü çağrıştırıyor ama bunlarda bir miktar doğaüstülük de var. Bu arada yazarın büyüteç, konkav-konveks camlar ve aynalar gibi optik elemanlara meraklı olduğunu da belirtmek gerek.

    Kırmızı Oda, İki Sakat, Yüzük suçlunun itirafları şeklinde öyküler. Bu öyküler polisiye olarak değerlendirilebilir.

    Kitabın tamı tamına polisiye olarak nitelenebilecek öyküsü Psikolojik Test. Nitekim bu öykü Suç ve Ceza'nın bir Japon 'remake'i olarak başlıyor. Etik sorgulamalar içindeki bir öğrenci parası için ev sahibesini öldürür. Ama bu noktadan sonra Suç ve Ceza'nın vicdani sorgulamalarına girmiyor, cinayetin dedektif tarafından nasıl çözüldüğüne odaklanıyor. Rampa'nın dedektif karakteri Akeçi bu derlemede sadece bu öyküde sahneye çıkıyor.

    Kırmızı Oda ve İnsan Koltuk öykülerinde sonuna kadar dehşetli bir fikir okuyoruz. Ama aslında 'meğerse değilmiş' diye bitiyor öyküler. Bu son 'twist'e ne gerek vardı bilemedim, olmasa daha vurucu olacaktı.

    Tüm öykülerde orijinal bir fikir var ve bu kitabı çok keyifli hale getiriyor, severek okudum. Daha doğrusu Murat Özgen'in sesinden severek dinledim.

    Zehirli Ot, Mars Kanalları ve Monogram'ı hayatın içinden öyküler olarak değerlendirebiliriz. Polisiye değiller, çok zorlasak gotik diyebiliriz. Bana göre kitabın vasat öyküleri bunlar.

comment
January 21, 2024 18:30
Ekin Açıkgöz, Kuzgunun Ayak İzleri adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentKuzgunun Ayak İzleri Değil De Tüyleri

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Katil yıllar önce olmuş bir olayın intikamını alıyor, siyah tüylü bir elbise giyerek kurbanlarını işkence ederek öldürüyor ve uzuvlarını alıyor. Her sene Kristal Kelepçe’de çok sayıda intikamcı-işkenceci seri katil okuyoruz, o yüzden bana enteresan gelmedi konu.

    Katilimiz Poe’nun Kuzgun’undan esinlenmiş, dizeler ve kuzgun tüyleri bırakıyor etrafa. Poe’dan esinlenilmesi romana hoşluk katmış.

    SPOILER —- Yıllar önce çocuklar okul bahçesinde itişirlerken düşüp ölen Tarık’ın intikamı için katilimiz onunla bahçede itişen beş liseli çocuğun kardeşlerini hedef alıyor. Kafama takılan üç konu var: 1) Neden suçsuz kardeşlerin öldürüldüğü sorusuna - romanda sıklıkla soruluyor olmasına rağmen - net bir cevap sunmuyor roman. ‘Şiirde kardeş deniyor’ diye gibi bir açıklama varsa da beni tatmin etmedi. 2) Tarık’ın intikamını Faruk almadı, Beril almadı, Deren’e mi kaldı o iş? Beril-Deren ilişkisini romanın bütünlüğü bakımından katma değersiz buldum, kurgu daha karmaşık hale getirilsin istenmiş sanırım. Daha yalın olsa daha etkili olabilirdi intikam. 3) Ayrıca Kuzgunun tüyleri bırakıldığına göre kitabın isminde neden ‘ayak izleri’ denmiş diye merak ettim. Bu da yayınevinin bir dokunuşu herhalde. SPOILER SONU

    Kitabın polis karakterleri Kudret ile Metin’in aralarındaki Amerikan “ortak” muhabbeti, Adli Tıp uzmanı Ceylan’a ve asistanı Deren’e polis teşkilatındalarmış gibi davranılması vb. bazı detayları Türk emniyet teşkilatıyla bağdaştıramadım. Başkomiser Levent kapak arkası yazısında bize kitabın ana kahramanı gibi lanse ediliyorsa da aslında Kudret ve Metin’in önüne geçemedi.

    Ve fakat, Murat Aloğlu'nun kalemi kuvvetli. Yazmaya devam, derim naçizane.

comment
January 21, 2024 18:10
Ekin Açıkgöz, Parker Pyne İz Üzerinde adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentbeni mutlu etti

    En sevdiğim dedektif karakterinin Parker Pyne olması sürpriz olmasa gerek: İstatistikleri yorumlayan emekli bir kamu görevlisi. İstatistikçi bir dedektif! İnsan daha ne ister?

    Bu kitap, Parker Pyne'nın mutsuzluk vakalarına teşhis koyduğu ve çeşitli mizansenler sergilemek suretiyle insanlara istediklerini (ihtiyaç duyduklarını) vererek vakaları tedavi ettiği basit öykülerle başlayan bir öykü derlemesi. Derken, öyküler tanıdık bir Christie dünyasına evriliyor: Pyne Orta Doğu'nun tarihi lokasyonlarında çeşitli suç vakalarını araştırıyor ve çözüyor. Sahte mücevherler, zehirler, tren kovalamacaları gibi alışık olduğumuz örüntüler var.

    Mutsuz musunuz? Eğer öyleyseniz Bay Parker Pyne'a başvurun. Okuması beni yeterli derecede mutlu etti.

comment
January 04, 2024 14:32
Ekin Açıkgöz, Kutlu Kan adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentDOĞAÜSTÜNE YAKINSAYAN AMA NETİCEDE REALİZMDEN SAPMAYAN İYİ BİR POLİSİYE - TEŞVİK ÖDÜLLÜ

    Bu kitap Kristal Kelepçe 2023 Yılın Polisiye Romanı adayı olup, ilk polisiye dalında teşvik ödülü almıştır.

    Başkahraman genç avukat Cihan’ın adalet arayışı, on yıl önce metruk bir evde altısı ölü, birisi hafızasını yitirmiş bulunan yedi gencin gizem dolu öyküsüne uzanıyor. Katil diye yakalanan adam aslında masum muydu? Yıllar önce neler olmuştu?

    'Foreshadowing' olsun detaylar olsun, (metak kullanıcısının kime ait olduğunu gazeteci nasıl çözdü de yazdı diyecektim, meğer 'foreshadowing'miş bu) her şeyin çözümlenmesi, tüm soruların cevap bulması çok iyi. Epeyce de komplike bir kurgu olmasına rağmen insanı yormuyor, kim kimdi, bu neydi dedirtmiyor, keyifle okunuyor.

    Şehzade Osman’ın ruhu mu gelmiş? Cinayetleri o mu işlemiş? Ruh çağırmalar, rüyalar, defineler, büyüler… Doğaüstüne sürekli göz kırpan ama aslında realist çözümü sunmaktan da geri kalmayan iyi bir polisiye. Sonunda tatlı da bir 'twist' var.

    Rüya kısımlarını biraz uzatılmış buldum, bir de ismini beğenmedim, kapağı hiç beğenmedim. İsim ve kapak bir arada, üçüncü sınıf 'selfpublishing' bir kitabı çağrıştırıyor. Böyle iyi bir kitaba çok daha şık bir kapak yakışırdı. Yayıncıya eksi.

comment
January 04, 2024 14:24
Ekin Açıkgöz, Pera Palas'ta Onbir Gece adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentÖnceki Gibi Değil

    Bu kitap Kristal Kelepçe 2023 Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Kayahan Demir genç yetişkinler için çok güzel yazıyor aslında. Genç yetişkinler için yazmasına rağmen, yetişkinlerin de zevkle okuyabileceği öyküler yazabiliyor. Daha önce Kristal Kelepçe'de bu sebeple özel teşvik ödülü almıştı. Fakat bu romanı, Kristal Kelepçe'de ödül alan önceki romanının aksine, okur olarak bana aynı zevki vermekten uzak kaldı.

    Rodger Ackroyd Cinayeti'nin bir 'remake'ini yapmak istemiş gibi görünüyor. Ancak iki durum yaşanmış:

    1) Öykünün %90’ı psikedelik bir deneyim/bir rüya/bir halüsinasyon aleminde geçiyor ve bu bir polisiye okuru için oldukça sıkıcı.

    2) Kayahan Demir'in önceki kitabında da yer bulan Şifreli Dosyalar Ekibi kitapta hiç yer almıyorlar, hiç işlenmiyorlar ama buna rağmen kitabın sonuna jet hızıyla giriyorlar. Ekibin olayın çözümündeki katkılarını benimseyemedik. Bu ekibi daha önce hiç okumamış birisi, münferiden bu kitabı okusa, kitapta Hüzün haricinde hiçbir karakter okumamış olur.

    Pera Palas'ta Agatha Christie'yi karakter olarak koyarak bir roman yazmak iyi bir fikir idiyse de sanki bu sefer roman aceleye mi gelmiş?

comment
December 24, 2023 20:50
Maho20, Ölüm Perisi adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentOrjinal Adı:

    Always Leave 'em Dying(1953)
    9. kitap

comment
November 30, 2023 14:28
Maho20, İnce Adam adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentDiğer Baskı

    Everest Yayınları, 2018

comment
November 26, 2023 19:37
Ekin Açıkgöz, Pabuç Hikayesi adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentDaha yalın olabilirdi - Bir politik gerilim

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Bu kitapta o kadar çok isim ve olay var ki, nihayetinde dikkatim dağıldı ve kurguyu takip edemez oldum: Enes’in bitmeyen işi neymiş? Askerleri derin devlet mi öldürtmüş? Peki derin devlet polisleri niye öldürtmemiş? Enes ile Tuba’nın polisleri öldürmeleri tam da askerlerin öldürüldüğü döneme mi denk gelmiş? Ya da polisler öldürülünce mi asker cinayetleri başlamış? Hani 15 Temmuz yüzündendi? İşin başındaki subay neden hepsini tek tek öldürmedi de canlı halde depoya tıkıp bir de üzerine öykü anlattı? İşte bu sorular kafama takıldı. Bunların bazılarının cevabı kurguda var idiyse de ben fazla isim ve olaydan dolayı kafam karıştığı için bu cevapları bulamadım. Evet, politik bir gizem okuyoruz ama sonuçta roman okuyoruz, Soner Yalçın değil. Öykü daha yalın olabilirmiş kanaatimce.

    Tercüme film repliklerinin Türkçeye girişini eleştirdiği kısım hoştu: I'm sorry for your loss. Bu yerinde eleştiriye rağmen kendisi niye Buğra’yı sürekli Anglosakson bir şekilde Kayıgil olarak andı anlamadım.

    Christine filmi göndermesi hoşuma gitti. Acaba Sait Güven bunun bir Stephen King romanı uyarlaması olduğunu biliyor mu?

    Her şey bir yana, iyi bir politik-polisiye gerilim. Bize farklı bir konu okuttuğu ve gözümüzün pasını sildiği için Sait Güven'e teşekkürler.

comment
November 26, 2023 19:21
Ekin Açıkgöz, Eksi Otuz Beş adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentSürprizsiz

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Kar, karanlık vs. derken, 'kuzey polisiyesi' atmosferini iyi vermiş. Olay da aynı bir Karin Alvtegen öyküsü. Sözlü şiddet meraklısı Sinan karakteri çok gerçekçi olmuş. Esra’nın hislerini iyi vermiş.

    Çok kronik olmamakla birlikte ufak tefek imla hataları, yazım yanlışları var.

    Ben bazı bölümlerin birincil tekil bazı bölümlerin üçüncü tekil şahısla anlatılmasına karşı değilim. Bu yöntemle yazılmış mükemmel romanlar okudum. Ama bu romanda dikiş tutturamamış bu yöntem maalesef. Aynı bölümün içinde bir Esra anlatıyor bir üçüncü şahıs. Kafalar karışık.
    İşin polisiye tarafında ciddi bir kurgu yok. Sürpriz var diyemem, araştırma yok, çözüm yok. Canan polis olmasına rağmen figüran olarak kaldı. İşin şizofreni tarafını da daha önce çok izledik, çok okuduk. O da sürpriz olamadı.

comment
November 26, 2023 19:11
Ekin Açıkgöz, OXI adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentfazla marjinal

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı Ödülü adayıdır.

    Şekersiz şeker hastalığı dolayısıyla oksitosin arayışını sınırlarda yaşayan seri katilimiz Cenk (bu bir spoiler değil) ve onun peşindeki polisler Ragıp ile Ahmet’in öyküsü.

    Bu kitap çok sürükleyici yazılmış. Buna rağmen okurken zorlandığım yerler oldu. Zira öyküdeki her şey çok marjinaldi. Fantezi meraklısı Esra’sından kötü polis Şamil’e, kötü baba Peker’e… Cenk’in ritüellerini absürt buldum. Köpek öyküsünü bir yere oturtamadım. Özetle bir edebiyat eserinde eseri okur için kıymetli yapan, “okurun eserle duygudaşlık kurması” hissini fazla marjinallikten dolayı yaşayamadım.

    İlaveten (burası spoiler olacak, spoiler endişesi olan okurlar devamını okumasın) Esra’yı zehirleyerek öldüren Meryem’in öykünün sonunda iyi kalpli Anadolu gelini yapılıp da dul polisle evlenmesine nasıl izin verildi? Anlamadım orayı. 

    Yine de heyecanlı ve sürükleyici. Seri katil alt türünün meraklıları sevecektir, denesinler.

comment
November 26, 2023 19:00
Ekin Açıkgöz, Karınca Karambolü adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentSevdim

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı Ödülü adayıdır.

    Kitap çok kısa olunca bir üçlemenin/beşlemenin bitmeyen ilk bölümü olacak diye korktum. Hiç öyle olmadı. Alper Kaya 112 sayfada bir öyküyü girişinden gelişmesinden sonucuna kadar bütünlükle kotarmış.
    Çok iyi yazılmış bir metin. Polisiye kurgu gayet iyi. Sonu hüzünlü. Hapisten yeni çıkmış eski boksör yeni dedektif Korhan karakterini sevdim. 
    Leyla olsun diğer kafe çalışanları olsun herkes yeterli derinlikte işlenmişti. Severek okudum.

comment
November 26, 2023 18:58
Ekin Açıkgöz, Çıplak adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentOrdu'da geçen Anadolu Polisiyesi

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Başkomiser Şimal, annesi Kumru ve aslında komşunun kızı olan kardeşi Defne. Ordu’da iş adamının çıplak cesedi sahilde bulunuyor. Cinsel organı ve sağ göğsü kesilmiş. Çalıştığı şirket uyuşturucu ticareti de yapıyormuş. Moldovalılarla da işleri varmış. Ölen adamın taciz dosyaları da var…

    Kitabın Ordu’da geçmesinden hoşlandım. Deniz kokusu, mangalda pişen levrek, turşu kavurması, mıhlama iştahımı açtı (ki ben levrek sevmem) bol bol çay içildi, benim de canım çekti. Anadolu polisiyelerinden hoşlanıyorum. Amazonlar ile bilgiler (benim için yeni değildi) de hoştu.

    Polisiye kurguyu çok dengeli buldum, cinayeti, tacizi, narkotiği, intikamı vs. tadını kaçırmadan içine yedirmiş, zor işi başarmış.

    Aklıma yatmayan yerler var, Janset’in Ordu’da ne yaptığı gibi. Janset karakterine gerek olmayabilirdi. Settar Amca’ya Moldovalıların uyuşturucu ticareti yaptığını bilmiyor mu diye niye sormadı Şimal? Settar Amca niye Defne’nin babası olduğunu saklamış yıllarca? Babası vardı da çocuğa niye komşu bakmış yıllarca? Defne bebekken annesine tecavüz eden Zaim nasıl 32 yaşında oluyor? vs. gibi.

    Kitabın en başında elimi sarı saçımdan geçirdim, aynada ela gözlerime baktım gibi kendi fiziksel görüntüsünü anlatma çabasını acemice bulup soğuyacak olduysam da kitabın devamı iyi geldi, okuttu.

    Kitabın feminizm yönü ayarında ve doğru mesajlar içeriyordu. Ve fakat ısrarla neden tecavüz kelimesini kullanmadığını anlamadım. Çoluklu çocuklu koca kadın, intihar ettiğine göre, dağ başında başına gelen şey taciz değil tecavüz olmalı.

    'Osman abi' derken abinin küçük yazılması, 'çuvaldızı başkalarına batırma' gibi deyim hataları vs. ikinci baskısı olursa düzeltilebilir.

    Kitabın ismini beğenmedim. Bu kitaba, öyküyle daha ilgili çok daha yaratıcı isimler bulunabilir.

comment
November 26, 2023 18:33
Ekin Açıkgöz, Şevrole Belayir adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentHoş ama senenin en iyilerinden değil

    Bu kitap 2023 Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı adayıdır.

    Obsesif kompulsif bozukluğu olan ana kuzusu Engin karakterinde Dedektif Monk esintileri var.

    Eğlenceli bir macera ama biraz karışık anlatılmış, çok "vay anasını" dedirtecek bir gizem çıkmadı. Nedense kadın yazar tarafından yazıldığını pek yoğun hissettiğim bir roman oldu. Şevrole sahibi eskinin kopuğu yeninin dedesi Tanju karakterini sevemedim. 

    Bir de Garo ve Celal’in yaşları kafama takıldı. Celal bir şeylere şehit olduysa asgari 60 yaşında olması lazım şimdi. Halbuki çizilen profil ve insanların ona davranma şeklini bu yaşla özdeşleştiremedim.

Geçen haftanın en aktif kullanıcıları
menu