iki arada bir derede kaldığım bir polisiye oldu. yer yer beğendim yer yer sıkıldım, bir an önce bitsin dedim. bu romanda da hakan nesser'in karambol romanındaki durum sözkonusu. çetin ikmen polisiyesi deniliyor ama çetin ikmen hastalık izninde olduğu için soruşturmayı başka bir komiser yürütüyor. çetin ikmen de dışardan destek veriyor. muamma bakımından beğendim yine de.
kati hirşel, almanya doğumlu ancak istanbul'da yaşayan, yalnızca polisiye kitaplar satan bir kitapçı ve polisiye sever. aynı zamanda da amatör dedektif. bu romanda satın almak için kelepir bir ev ararken dolaylı olarak bir cinayetle karşı karşıya kalıyor. ilk başta cinayetin şüphelisi durumuna düşse de kısa sürede masumiyeti anlaşılıyor. ancak yine de merakını dizginleyemeyip katili araştırmaya devam ediyor. esmahan aykol bence iyi bir anlatıcı. kitap zevkle okunuyor. muamma kısmı da iyi denebilir.tek sorun bence kati hirşel'in amatör dedektif olması. amatör dedektifler ya kendi başlarını ya da bir yakınlarını beladan kurtarmak için dedektiflik yaparlar. bu romanda da kati hirşel'in cinayetin şüphelisi olmadığı anlaşıldıktan sonra olayı araştırmaya devam etmesi biraz tuhaf kaçıyor. oysa kahramanımız hem kitapçılık hem de dedektiflik yapabilir. bu durumda daha gerçekçi olurdu. yine de zevkle okunan bir kitap.
kitaptaki hikayelerin çoğunluğunda polisiye bir konu olsa da bazı hikayeler farklı türde. zaten bu yüzden gizemli öyküler alt başlığı konulmuş. özellikle feneryolu cinayetleri kitabından tanıdığımız dedektif kerim ülkü'nün bir kapalı oda cinayetini aydınlattığı hikayeyi çok zekice buldum ve beğendim. okunası bir kitap.
gençliği sol örgütün içinde geçmiş, 80 darbesinden sonra kaçak yaşamış, tutuklanıp hapis yatmış, hapisten çıktıktan sonra bir süre tutunamamış bir adam, Süha. bir gün arabasıyla kaza yapınca yakınlardaki bir Alevi köyünde Cem Evi'nde yaşanan bir olaya şahit olurken kendi geçmişiyle hesaplaşıyor. konusu, anlatımı, kurgusu güzel bir roman.
ahmet ümit'n kendi yaşam öyküsünden yola çıkarak yazdığını düşündüğüm hikayeleri keyifle okudum. özellikle de devrimci gençlerin darbe sonrası yaşadıkları kişisel hesaplaşmalara dair olanları çok beğendim.
eski tarz bir polisiye. çok keyif almadan okudum. kill bill'e esin kaynağı olması yönüyle ilginç. sonunda muamma çözüldükten sonra yazar bir sürpriz daha yapıyor ve adaleti kendi elleriyle sağlamaya çalışanlara eleştiri getiriyor.
ne yazık ki yarım bıraktığım bir roman oldu. zamanına göre belki iyi bir polisiyedir. çeviri dilinin de eskimiş olması okumayı zorlaştırıyor kanımca. kocasını işlemediği bir cinayetten kurtarmaya çalışan genç bir kadının hikayesi. ancak heyecandan yoksun, vasat bir kurgu.