Ölmenin Sekiz Milyon Yolu(Eight Million Ways to Die (1982))Matthew Scudder 5
İçeri girdiğini gördüm. Kaçırmak olanaksızdı. Beyaza çok yakın sarı saçları vardı -çocuklarda sırma saç denilen türden. Onları k...(devamı)
Mezbahada Dans(A Dance at the Slaughterhouse (1991))Matthew Scudder 9
Beşinci rauntun ortalarına doğru mavi şortlu genç, rakibinin çenesine sağlam bir sol indirdi. Bunu başa vurulan iyi bir sağ izle...(devamı)
Tahtalıköye bir Bilet(A Ticket to the Boneyard (1990))Matthew Scudder 8
O yıl şampiyonluk maçlarının oynandığı sıralarda, New York'ta dondurucu bir soğuk dalgasi vardı. Oakland ve Dodgers finaldeydi, ...(devamı)
Bıçak Sırtı(Out on the Cutting Edge (1989))Matthew Scudder 7
Ne zaman hatırlasam, parlak mavi gökyüzünde pırıl pırıl güneşiyle her zaman mükemmel bir yaz günü olarak hayal ederim. Yazdı elb...(devamı)
Düşman(The Enemy (2004))"Ölümle sonuçlanan kalp krizinin nasıl bir şey olduğunu kimse bilemez. Doktorlar nekrozdan, pıhtılardan, oksijen yoksunluğundan ve tıkanan damarlar...(devamı)
Öldüren Kumpas(Killing Floor (1997)) Jack Reacher, sabahın erken saatlerinde, Georgia'da ıssız bir yol kavşağında otobüsten iner. Yalnızca eski bir plağın anısıyla yapılmış bir seçimd...(devamı)
Tersten Okuyan Kedi(The Cat Who Could Read Backwards (1966))Yirmi yıldır, adıyla dizgicilerin ve düzeltmenlerin kafasını karıştıran Jim Qwilleran, Daily Fluxion'ın yayın yönetmeniyle randevusuna 15 dakika er...(devamı)
Kanepe Atıştıran Kedi(The Cat Who Ate Danish Modern (1967))Jim Qwilleran, fırça bıyığının aşağı bükülü durmasından da anlaşılacağı üzere biraz canı sıkkın ve keyifsiz hazırlamıştı bekar kahvaltısını. Neskaf...(devamı)
Çenesini Tutamayan Kedi(The Cat Who Turned on and Off (1968))1 Aralık'ta savaş ilan etti hava. Önce buz gibi fırtınalarla şehri bombardımana tutmuş, arkasından dondurucu rüzgarlarla yerle bir etmişti. Hırsını...(devamı)
Kırmızı Gören Kedi(The Cat Who Saw Red (1986))Jim Qwilleran, Basın Kulübü'nün yemek salonundaki iskemlelerden birine kendini atarcasına bıraktı. Gür bıyıklarının aşağıya doğru kıvrımı yüzündeki...(devamı)
Brahms Dinleyen Kedi(The Cat Who Played Brahms (1987))Tecrübeli gazeteci Jim Qwilleran için kariyerinin en berbat anlarında gibiydi. Yıllar önce bir savaş muhabiri olarak çalışırken kumsalda yaylım ate...(devamı)
Suskun Şahit(Silent Witness (1996))Genç Tony Lord doğduğu evi terk ederek sevgilisinin vahşice öldürülmesinin acı anılarını geride bırakır. Şimdi, yirmi yedi yıl sonra, cinayetle suç...(devamı)
Son Karar(The Final Judgement / Caroline Masters (1995))Uzun yıllar New England'lı ailesinden uzak düşen Avukat Caroline Masters, yıllar sonra, cinayetle suçlanan yeğenini savunmak için doğup büyüdüğü ev...(devamı)
Birinci Dereceden Cinayet(Degree of Guilt (1992))Televizyonun en güçlü kadın muhabirlerinden Mary Carelli, Amerika'nın önde gelen romancılarından Mark Ransom'ı öldürmekle suçlanır. Savunması: Teca...(devamı)
Bir Çocuğun Gözleri(Eyes of a Child (1994))Ricardo Arias ağzında tabancayla ölü bulunur. Görünüme bakılırsa intihar, kanıtlara bakılırsa cinayet... Polis soruşturması, evi terk etmiş Terri P...(devamı)
Lanetli'nin 'L'si(L is for Lawless (1995))Şikâyet ediyor değilim ama bir daha bir arkadaşın arkadaşına iyilik yapmadan önce biraz düşünmeye kararlıyım. Hiç bu kadar sıkıntı yüklendiğimi hat...(devamı)
Katil'in 'K'si(K is for Killer (1994))Cinayetin resmi tanımı 'bir insanın başka bir insan tarafından meşru olmayan yollarla öldürülmesi'dir. Kimi zaman 'kasten' sözcüğü eklenir ve bunun...(devamı)
Jest'in 'J'si(J is for Judgement (1993))Aslında öyle dışardan baktığınızda ölü bir adamın öldürülmesiyle benim hayat hakkındaki görüşlerimi değiştiren olaylar arasında bir bağlantı olabil...(devamı)
İftira'nın 'İ'si(I is for Innocent (1992))Ölüm anında bütün hayatımın bir anda gözlerimin önünden geçmediğini itiraf etmek zorundayım. Ne bir tünelin ucunda beni çağıran bir ışık ne Öteki T...(devamı)
Hesaplaşma'nın 'H'si(H is for Homicide (1991))Şimdi geçmişe bakınca, California Fidelity Şirketi'ndeki moral bozukluğunun Palm Springs bürosunda kârları artırmak için getirilen Gordon Titus'un ...(devamı)
Gerilim'in 'G'si(G is for Gumshoe (1990))Doğum günüm olan 5 Mayıs'ta otuz üç yaşıma basmam dışında şu üç şey de oldu:
1. Dairemin inşası bitti ve evime taşındım.
2. Bayan Clyde Gresh adı...(devamı)
Firar'ın 'F'si(F is for Fugitive (1989))California'da Floral Beach'teki Okyanus Caddesi Moteli gariptir ki, gerçekten Okyanus Caddesi üzerinde ve Büyük Okyanus'a doğru üç metre inen deniz...(devamı)
Esrarengiz'in 'E'si(E is for Evidence (1988))27 Aralık Pazartesi'ydi ve ben büromda oturmuş eşit miktarlarda asabiyet ve huzursuzluktan oluşmuş gayet kötü ruhsal durumumu düşünüyordum. Sinirli...(devamı)
Delikanlı'nın 'D'si(D is for Deadbeat (1987))Daha sonraları adının John Daggett olduğunu öğrendim amam büroma geldiği ilk gün bana kendini o adla tanıtmamıştı. O zaman bile ortada bir aksilik ...(devamı)